Oyun İçeriği

Şimdi gelelim en zevkli kısma. Oynanış gerçekten sizi saran bir yapıda. Daha önce hiç souls-like oynamadınız mı? Ya da bir kısım görüşe göre oyun Diablo’ya benziyor, hiç oynamadınız mı? Şimdi No Rest for the Wicked oynamaya başlayabilirsiniz ve sizi asla zorlamayacak.

Küçük Düşmanlar

İlk değinmek istediğim konu şu ki boss olsun, normal düşmanlar olsun, kendilerine özgü saldırı yapıları var. Kendinizle denk ya da sizden biraz daha güçlü bir düşmanla karşılaştığınız zaman temkinli olmalısınız çünkü ölebilirsiniz. Elbette ki bosslar daha karmaşık bir yapıda savaşıyor ama normal düşmanların da ondan aşağı kalır yanı yok. Bu bana oyunun her savaşının önemli olduğu hissini veriyor.

Dikkatimi çeken bir diğer içerik (bence çok iyi düşünülmüş) bu düşmanların belirli şartlara bağlı olarak değişiyor olması. Bu şartları tam olarak anlayamadığım için açıklayamayacağım ama gördüklerimi şu şekilde aktarayım.

Oyuna başladınız ve bir yerde bossa benzer bir yaratık gördünüz. Bunlara tam anlamıyla boss denemez ama normal düşman da değiller. Özel yetenekleri var ve onlardan daha güçlü ve daha büyükler. Bu küçük bossları kestiğiniz zaman artık orada görünmüyor ama onun yerine bir alt seviye düşman geliyor. Denk geldiğim üzere bazen bu düşmanlar da değişiyor. Bu eski sürümün bir oyunu olabilir ya da basit bir hatadır emin değilim ama bir oyunda her zaman hayal ettiğim bir özellik olduğundan bahsetmeliyim. Düşünsenize, bir oyun oynuyorsunuz ve geçtiğiniz yolda sizi her seferinde başka başka özelliklere sahip farklı düşmanlar karşılıyor. Sıkılmak mümkün olur mu? Özellikle de detaylı kombat mekaniklerine sahip bu tür oyunlarda.

Başarılı Şekilde Oluşturulmuş Bir Dünya

Şimdi gelelim herkesin övdüğü konuya. Oyun dünyasına kısaca göz attığınızda “ bu işte emek var “ demeyen çok az insan vardır. Özellikle de derinlik, oluşturduğunuz haritayı 2 kat daha verimli yaparken ayrıca dünyaya yerleştirilmiş bulmacaları daha karmaşık hale getiriyor. Alakasız bir yerde sandık görüyor ve “buraya da mı çıkılıyor, acaba nereden çıkılıyor?” diye aramaya başlıyorsunuz.

Oyunda en sevilen kısım, merdivenler ve derinlik. Dağın tepesine çıkabilirsiniz, dağın altına girebilirsiniz. Bir kulede merdivenleri karmaşık ve etkili şekilde kullanabilirsiniz. Oyunda görünmez duvara rastlamadım diyemem. Görünmez duvar, haritanın sonunda elbette var. Hatta bir gün sıkışıp kaldım ( stuck )  ve bundan nasıl kurtulacağınızı gösteren bir rehber de hazırladım. Yine de bu bahsettiğim görünmez duvarı oyuncuların %90’ı hiç farketmeyecektir; çünkü çok absürt bazı kısımlarda bulunuyor.

Kaotik Ortam Üzerinde Biraz Daha çalışılması Gerek

Eğer bir souls-like oyunuyum diyorsanız muhtemelen Souls serisi en son Elden Ring serisi gibi sizi daha çok geren bir ortama ihtiyacınız var. Kısaca değineyim. Karakter oluşturma ekranında, karakterinizin kollarını görünce zaten farklı bir şeyle karşılaşacağınızı farkediyorsunuz. Oyuna girdiğinizde kullanılan renkler, kaotik ve bunaltıcı havayı biraz bozuyor. Mekan bir ada olduğu için özellikle sahil bölgesinde sürekli bir fırtına ve yağmur var. Bu ortamı daha gergin hale getiriyor. Kullanılan renkler, yerleştirilen etkisiz hayvanlar genel olarak bitki örtüsü korkutucu ortamı gerçekten bozuyor. Müzik ise az gerilimli olduğundan sizi yine bunaltıcı bir havaya sokamıyor. Acaba diyorum, bu yüzden mi No Rest for the Wicked’ı biraz daha fazla sevdim. Belki de ama souls-like dediğinizde yukarıda saydığım kötücül etki şart. Genel olarak oyun biraz sevimli, bu yüzden puan kıracağım.

Hikaye ve İşlenişi

Yine oyun içeriği ana başlığında değerlendirmek istediğim bir konu; hikayenin nasıl işlendiği hususu. Aslında bir çok souls-like oyunda hikayenin işleyişi tam olarak belli edilmiyor. Örneğin görevin nerede nasıl yapılacağı konusunda bilgi verilse de diğer bir tür olan mmorpg oyunlarında olduğu gibi detaylı açıklanmıyor. Sadece ilk defa bu tür oyunları oynayanlar bunlarda kısa süre sıkıntı çekecektir. Buna rağmen Görevle birlikte haritaya eklenen işaretler ve “aktivite” kısmında görevin ilerlemesini gösterir bilgiler gayet yeterli. Hatta çoğundan daha açık şekilde tasarlanmış. Buradaki tek eksik kısım erken erişimde hikayenin yetersiz oluşu. Gerçekten biraz bu türe aşinaysanız hızlı ilerleyerek 10 saatte hikayeyi bitirmeniz mümkün; ama türle yeni tanışanlar çok daha fazla öleceği için etraftan sürekli et, mantar, bitki falan toplamanız ve en basit örnekle yemek yapmanız gerekecek. Sırası geldiyse o konuya da girelim.

Zanaat yeterli; ama geliştirilebilir

No Rest for the Wicked’da gayet yerinde işlenmiş bir yapı var. Hikayeye çok güzel entegre edilmiş ve buna rağmen insanların gözüne sokulmadan sunulmuş. Hikayede bir hastalık yayılıyor ve bir yıkım işleniyor. Bizim karaya vurduğumuz ada da aynı yıkımın etkisinde ve adayı kısmen kendimiz için daha iyi getirme imkanı bize sunulmuş. Oyundaki bir NPC sayesinde yıkılan yerleri tamir edebiliyoruz, zanaatkarları geliştirebiliyoruz. Bu bazı oyunlarda “reputation” dediğimiz itibar sistemiyle yapılıyor, bu konuda fikriniz olabilir. Bir NPC ile ilişkilerinizi iyi tutarsınız ve size daha fazla işe yarar malzemeler sunmaya başlar. No Rest for the Wicked’da bunu “adayı geliştirmek” suretiyle yapıyorsunuz. Hikayeye entegre edilmiş beğendiğim bir yapısı olduğunu söylemem gerek. Bir örnekle son verelim; demircide crafting yapmak istiyorsanız bu NPC’ye gidip yatırım yapmalı ve demircinin seviyesini artırmalısınız. Crafting konusunda en büyük sorunlardan birisi de pahalı olması bunun için mutlaka puan kırmam gerektiğini hissediyorum.

Ev ve Depolama İşi Canınızı Sıkabilir

No Rest for the Wicked’da ev sistemi var. Hatta dekore edebilir ve oldukça detaylı bir şekilde evinizi düzenleyebilirsiniz. En başta oyunun birçok türden esinlendiğini belirtmiştik. Ev ve dekorasyon da oyuna eklenmiş. Hatta bunu bu kadar basit açıklamak yetersiz olacaktır. Evinizi, sadece dekorasyon amaçlı elbette kullanmayacaksınız. En basitinden depolama amaçlı kullanacaksınız. Bu özellik gerekli ve beğendiğimiz bir özellik olsa da can sıkıcı yanları da var. No Rest for the Wicked incelemesi yazılırken ev fiyatları muhtemelen konumuna ya da genişliğine göre ( tam olarak bilmiyorum ) değişiklik gösteriyordu. Yanılmıyorsam 2 – 3 ev baktım 15 ile 30 gümüş arası değişiyor. Yani oyunun başlarında hem gelişmek istiyor, hem oyunun crafting sistemini deneyimlemek istiyorsanız muhtemelen ev alamazsınız. Çünkü 1 enchant 1 gümüş maliyetine sahip.

Fazla ya da biriktirmek istediğiniz, çantanızda kısa vadeli yer kaplamasını istemediğiniz eşyalarınızı sandığa koymanız gerekecek. Oyuna yeni başlayanlar için Sacrament’te misafirhane gibi bir yer var, bir kule. Ama orayı tırmanmak ya da inmek oldukça zahmetli gelebilir. Bir depolama sandığı alıp evinize koymak iyi bir fikir gibi geliyor. Bunlar için baya para biriktirmeniz gerekebilir.

Dövüş mekaniklerine geçmeden önce eşyalardan bahsetmek yerinde olur. Örneğin silahlar. Silah çeşitliliği oyun başında yetersiz olsa da şehirdeki satıcıları geliştirdiğinizde ve ilerleyip daha güçlü düşmanlarla karşılaştığınızda silah çeşitliliği ve nadirliği yükseliyor. Kendinize uygun bir silah bulacağınızdan emin olabilirsiniz.

Oyun Türü Souls-Like Mı?

Kamera açısı, dövüş mekanikleri